Pankreas Hastalıkları ve Kanserleri Cerrahisi Nedir?
Pankreas Hastalıkları ve Kanserleri Cerrahisi, pankreasın selim ve malign (pankreas kanseri) tümörleri, pankreatitler, pankreas kistleri, travmaya bağlı pankreas yaralanması ve komplikasyonlarının tanı ve tedavisi ile ilgilenen cerrahi alanıdır.
Pankreas Cerrahisinin Kapsamı
Pankreas cerrahisi, aşağıdaki durumların tedavisini içerir:
Pankreas Tümörleri : Hem iyi hem de kötü huylu tümörlerin cerrahi tedavisi.
Kronik Pankreatit : Pankreas iltihabının uzun süreli bir rahatsızlığa dönüşmesi durumunda cerrahi müdahale yapılabilir.
Akut Pankreatit ve komplikasyonları: Ağır nekrotizan pankreatit ve bunun komplikasyonlarının (Pankreatik Psödokist ve WON) endoskopik ve cerrahi tedavisi.
Pankreas Kistleri ve kistik tümörleri: Seröz kistadenom, Solid psödopapiller tümör, IPMN ve MCN’leri içerir.
Travmalar ve Yaralanmalar: Karında gelişen darbeler sonucunda pankreasın zarar görmesi durumunda yapılan cerrahi işlemler.
Pankreas Cerrahisinin Önemi
Pankreas cerrahisi, oldukça hassas bir cerrahi müdahaleyi gerektirir çünkü pankreas, diğer hayati organlarla yakın ilişki içerisindedir ve vücudun ana damarlarının üzerine oturmaktadır. cerrahi sırasında karaciğer, ince bağırsak, dalak, midenin hem atardamarları hem de toplardamarlarını dikkatlice soyarak pankreas ve etraf dokusu çıkarılır. Bu nedenle cerrahi işlemler sırasında komplikasyon riski yüksektir. Ayrıca özellikle whipple (pankreatikoduodenektomi) ameliyatında çıkarma işleminden sonra hem Pankreas ve Safra yolu hem de Mide anastomozu yani 3 tane anastomoz gerektirdiğinden ameliyat sonrası iyileşme döneminde bu anastomozların iyileşme sorununa bağlı komplikasyonlar çıkabilir. Tüm bu uzun süren cerrahi işlemlerin tecrübeli ellerde (HPB Cerrahlarınca) titizlikle ve doğru bir şekilde yapılması çok yüksek olan komplikasyonları azaltabilir ve ayrıca olası komplikasyonları öngörüp önlem almak ve gerekli radyolojik veya endoskopik girişimleri erken ve doğru yapmak ameliyat sonrası ölümleri SIFIRA yaklaştırabilir. Aynı zamanda onkolojik prensiplere uygun bir radikal cerrahi hastanın beklenen ömrünü uzatabilir ve hayat kalitesini arttırır. Ameliyat sonrası kötü yönetilen komplikasyonlar hastanın hem hayat kalitesini düşürür, hem de hastanede uzun yatma, ekonomik ve sosyal zarara neden olur. Ayrıca kemotreapi gibi ek tedavilerin alınamaması veya gecikmeye bağlı hasta tedavisinde eksikliğe neden olabilir.
Pankreas ameliyatlarının Prof. Dr. Kemal Dolay gibi bu alanda uzman HPB cerrahları tarafından gerçekleştirilmesi, hem doğru ve radikal onkolojik cerrahilerin yapılmasına, hem de olası komplikasyonların erken ve doğru yönetilmesi ile ameliyat sonrası SIFIRA yakın bir ölüm ihtimaliyle ameliyat geçirilmesiyle sonuçlanır.
PANKREAS Nedir, Ne İşe Yarar?
Pankreas, karın üst bölgesinde yer alan yaklaşık 75-100gr ağırlığında, 15-20cm uzunluğunda küçük bir organdır. Mide, ince bağırsak, karaciğer, dalak ve safra kesesi tarafından çevrelenmiştir. Pankreasın sağlıklı çalışması, genel vücut sağlığımız için kritiktir.
Pankreas, vücudumuzun önemli organlarından biridir. İki ana görevi vardır: sindirim ve kan şekerinin düzenlenmesi. Sindirim sürecine katkısı onikiparmak bağırsağına amilaz, lipaz ve proteinazlar dediğimiz sindirim enzimleri salgılayarak aldığımız yemeklerdeki yağlar, proteinler ve karbonhidratların parçalanması ve daha küçük parçalar halinde bağırsaklarımızdan emilebilmesini sağlamaktır.
Aynı zamanda, pankreas, İnsülin ve glukagon gibi hormonlar salgılayarak kan şekerimizin düzenlemesini sağlar. İnsülin, kana karışan şekeri hücrelerin kullanımına sunarak kan şekerini düşürürken, glukagon depolanan şekeri serbest bırakarak kan şekerini yükseltir.
Pankreas, sindirim yanında onikiparmak bağırsağına gelen mide asidini ürettiği bikarbonatla nötralize ederek ülser oluşmasını engeller.
İlginç bir şekilde, diğer birçok önemli organın aksine, pankreas olmadan yaşamak modern tıbbın yardımıyla mümkündür. Pankreasının hepsi alınan hastalar, yemek öğünleriyle birlikte ağızdan sindirim enzimleri alarak ve kan şekeri için insülin enjekte ederek yaşamını sürdürebilirler.
Pankreas Kanseri Ameliyatını Kim Yapar?
Pankreas kanseri ameliyatı oldukça zor ve karmaşık bir cerrahi işlem olduğu için bu tür ameliyatların özellikle karaciğer, safra yolları ve pankreas cerrahisi üzerine yoğunlaşmış HPB cerrahları tarafından yapılması daha iyi sonuçlara (Düşük komplikasyon ve ölüm oranı) neden olur.
Pankreas Kanseri Cerrahında Aranması Gereken Özellikler
Uzmanlık Alanı: Ameliyatı gerçekleştiren cerrahın özellikle pankreas kanserleri üzerinde deneyimi olması önemlidir.
Eğitim ve Sertifikalar: İleri düzeydeki teknikler üzerine eğitim almış ve ayrışmış bir cerrah tercih edilmelidir.
Cerrahi Merkez: Ameliyatın yapılacağı hastanelerde yoğun bakım, gelişmiş Bilgisayarlı tomografi ve MR gibi radyolojik görüntüleme aletleri ile girişimsel radyoloji için Anjiyo cihazı ve gerekli malzemeler olmalıdır. Diyabet, Hipertansiyon ve İnfeksiyöz komplikasyonlar için ilgili branşlardan konsültasyon yapılabilmelidir.
Multidisipliner Yaklaşım: Pankreas kanseri ameliyatı geçirmiş hastaların bakımı genellikle birden fazla branş hekimini içerir. Cerrahın bu ekip çalışmalarına uyum sağlaması ve gerektiğinde konsültasyona başvurması önemlidir. Pankreas kanseri tedavisi, cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi farklı tedavi yöntemlerinin bir arada kullanıldığı multidisipliner bir yaklaşımdır. Bu süreçte deneyimli bir cerrahın doğru tedavi planını belirlemesi, hastanın yaşam süresini uzatma ve yaşam kalitesini artırma açısından büyük önem taşır.
Pankreas Kanseri Ameliyatında Prof. Dr. Kemal Dolay’ın Rolü
Prof. Dr. Kemal Dolay, pankreas kanseri gibi karmaşık cerrahi hastalıklarda, hastalarına multidisipliner bir yaklaşımla ve gelişmiş tedavi yöntemleri sunan önde gelen bir cerrahtır. Özellikle Whipple prosedürü gibi kompleks ameliyatlarda elde ettiği başarılı sonuçlar, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır. Dolay’ın yönetiminde yapılan operasyonlarda, düşük komplikasyon oranları ve yüksek hasta memnuniyeti dikkat çekmektedir. Bu başarı, alanında uzman ekibi ve güncel tedavi yöntemlerine verdiği önem sayesinde mümkün olmaktadır.
Cerrah Seçiminin Önemi
Pankreas kanseri tedavisinde cerrah seçimi, hastanın yaşam süresi ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili olan kritik bir karardır. Farklı cerrahlarla görüşerek ikinci bir görüş almak, hastaların bilinçli bir karar vermelerine yardımcı olur. Bu süreçte cerrahın uzmanlık alanı, deneyimi, hasta yaklaşımı ve kullandığı cerrahi teknikler büyük önem taşır.
Prof. Dr. Kemal Dolay gibi deneyimli cerrahların rehberliğinde yapılan ameliyatlar, hastaların daha başarılı sonuçlar almalarını sağlar.
PANKREAS KANSERİ
Kanser türleri içinde neden en kötüsü pankreas kanseridir?
Pankreas kanserinin hastalığa özel bir şikayeti yok ve sinsice ilerler. Erken dönem şikayet yapmaz. Şikayeti başladığında başka hastalıkları taklit eder. Geç başvuru nedeniyle çoğu hastada kanser ilerlemiş halde olur ve cerraha başvuran hastaların ancak %20’si ameliyat olabilecek durumdadır.
Ayrıca mide, karaciğer, bağırsaklar, safra kesesi ve dalak arkasına saklanmış bir organ olduğundan tanı koymak da zordur.
Pankreasın kanser hücreleri biyolojik olarak çok saldırgandır, tümör hızlı büyür, etraf organlara ve lenflere hızlı yayılır ve yine karaciğere giderek hızla metastaz yapar.
Ayrıca kemoterapi ilaçlarına oldukça dirençlidir.
Bu nedenle günümüzde tüm kanserler içinde sıklık bakımından 10. sırayı alırken, kansere bağlı ölümlerde üçüncü sıradadır. ABD’de 2050 yılında kanser ölümlerinde 1. sıraya yükseleceği tahmin edilmektedir.
Pankreas Kanserinin İlk Belirtisi Nedir?
Pankreas kanseri, genellikle erken evrede belirti vermez ve ilerlediğinde ortaya çıkan belirtiler de genellikle diğer sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilebilir. Çoğunlukla geç dönem ileri evrede teşhis konulduğu için “sessiz katil” olarak da anılır. Ancak, pankreas kanseri belirtileri geliştiğinde şunlar olabilir:
- Ağrı: Karın üst kısmında sürekli veya zaman zaman şiddetli ağrı, pankreas kanserinin bir belirtisi olabilir. Bu ağrı sırtınıza veya omuzlarınıza da yayılabilir. Erken dönemde yavaş gelişen, aralıklı, künt yemeklerle artan mide üstü ağrısı olur. Hastalık ilerlediğinde ağrı şiddetli ve sürekli olmaya başlar. Öne eğilince azalır. Dört hastanın 1’inde görülen sırt ağrısı tümörün karın arkasında damar-sinir yapılarına ulaştığını gösterir.
- Kilo Kaybı ve İştahsızlık: Hızlı kilo kaybı en sık görülen belirtidir. Sıklıkla iştahsızlık eşlik eder.
- Sarılık: Sarılık, cilt ve gözlerin sarı renk almasıyla kendini gösterir. Bu durum, pankreas başı kanserinde %80-90 oranında görülür ve kanserin komşu safra yollarını tıkamasına bağlı gelişir.
4.Açıklanamayan İştahsızlık: Uzun süreli iştah kaybı, özellikle beslenme alışkanlıklarınızda belirgin bir değişiklik olmadan, pankreas kanserine işaret edebilir.
- Şeker Hastalığı (Diyabet): Pankreas kanseri, insülin üretimini etkileyebilir ve bu da şeker metabolizması üzerinde etkili olabilir, bu da diyabetin ani ortaya çıkışına veya şiddetlenmesine neden olabilir. Pankreas kanseri hastalarını %20’sinde yeni başlayan Diyabet vardır.
- Bulantı ve Kusma: Tümör çok büyüdüğünde, mide çıkışını veya on-iki parmak bağırsağını tıkadığında mide bulantısı ve kusmaya neden olabilir.
- Dışkı Değişiklikleri: Sarılık nedeniyle dışkı renginde açılma, pankreas ekzokrin yetmezliği nedeniyle dışkı yağlı ve sulu kıvamda olabilir.
- Yorgunluk ve Halsizlik: Kanser vücudu zayıflatabilir ve bu da genel halsizlik ve yorgunluk hissi yaratabilir.
Pankreas Kanserine Bağlı Şikayet ve Muayene Bulgularının Oranı
Şikayetler
- Kuvvetsizlik %86
- Kilo kaybı %85
- İştahsızlık %83
- Karın ağrısı %79
- Epigastrik ağrı %71
- Koyu idrar %59
- Sarılık %56
- Bulantı %51
- Sırt ağrısı %49
- Diyare %44
- Kusma %33
- Steatore %25
- Tromboflebit %3
En sık bulgular:
- Sarılık %55
- Hepatomegali %39
- Sağ üst kadranda kitle %15
- Kaşeksi %13
- Courvoisier bulgusu %13
- Epigastrik kitle %9
- Asit %5
Erken Tanının Önemi
Pankreas kanserinin erken belirtilerini tanıma, teşhis ve tedavi süreci hayati öneme sahiptir. Hastalığın erken evredeki tanınması cerrahi müdahale ve diğer tedavi yöntemlerinin başarı şansını çok daha yüksek hale getirir. Örneğin, pankreas kanserinin erken evrede cerrahi olarak çıkarılabilir olması ömrü uzatan en etkili durumdur.
Prof. Dr. Kemal Dolay ile Erken Tanı ve Tedavi
Prof. Dr. Kemal Dolay, pankreas kanseri alanında uzman bir cerrah olarak, hastaların erken teşhis ve doğru tedavi seçeneklerine ulaşmalarını sağlamaktadır. Hastaların çekilmiş tomografi (BT) ve MR gibi radyolojik görüntülerini bizzat özel programlarda açarak titizlikle incelemekte, raporların dışında başka bulgu var mı araştırmaktadır. Ayrıca bu filmleri karaciğer, pankreas safra hastalıkları radyolojisinde uzmanlaşmış radyologla konsülte etmektedir. Özellikle pankreas kanseri açısından risk altında olan kişilerin (Kronik panktreatit, Pankreas kistleri, küçük pankreas nöroendokrin tümörleri) düzenli kontrollerini teşvik etmekte ve kişiselleştirilmiş çözümler sunmaktadır.
Pankreas Kanseri Riskini Artıran Faktörler
Pankreas kanseri riskini artıran birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:
- Yaş ve Cinsiyet: Pankreas kanseri genellikle yaşlı bireylerde daha yaygındır. 60 yaşından sonra risk belirgin bir şekilde artar, hastaların %80’i 60-80 yaş aralığındadır, gençlerde azdır.. Ayrıca, erkeklerde ve siyahilerde kadınlara oranla pankreas kanseri daha sık görülür.
- Sigara İçme: Sigara içmek, pankreas kanseri riskini artıran en önemli faktördür. Sigara içenlerde kanser riski, içmeyenlere göre 2.5 kat daha yüksektir. Sigara dumanındaki kimyasal maddeler, pankreas hücrelerine zarar verebilir ve kanser gelişimini tetikleyebilir. Pankreas kanserlerinin %30’undan sigara sorumludur. Sigara bırakıldıktan sonraki 2. yılda risk %48 azalır, 10-15 yılda sigaraya bağlı risk sıfırlanır. ABD’de kanser ölümlerininin erkeklerde %43’ü kadınlarda %15’inden sigara sorumludur.
- Aile Geçmişi: Yakın akrabalarda pankreas kanseri öyküsü olan kişilerde bu kansere yakalanma riski 2 kat daha yüksektir. Özellikle doğrudan aile üyelerinde (anne, baba, kardeş gibi) pankreas kanseri varsa, bireyin riski çok daha fazla artar. Ancak, pankreas kanserlerinin %5-10’u kalıtımsaldır, %90-95 sporadiktir.
- Obezite: Fazla kilolu veya obez olmak, vücuttaki hormonal dengesizlikleri etkileyebilir ve inflamasyonu artırarak pankreas kanseri riskini artırabilir.
- Şeker Hastalığı (Diyabet): Tip 2 diyabet, yüksek insülin seviyelerine neden olabilir. Bu durum, pankreas hücrelerinin normalden daha hızlı büyümesine yol açabilir, bu da kanser riskini artırabilir. Ayrıca, pankreas kanseri olan bazı insanlarda diyabet teşhisi konulduktan sonra kanser de teşhis edilebilir.
- Kronik Pankreatit: Kronik pankreatit, pankreasın kronik iltihaplanmasıdır. Uzun süre devam eden bu inflamasyon, normal hücreleri kanser hücrelerine dönüştürebilir ve bu da pankreas kanseri riskini 5-20 kat artırabilir.
- Diyet: Yüksek yağ içeriğine sahip, özellikle de doymuş yağlar ve kolesterol açısından zengin bir diyet, pankreas kanseri riskini artırabilir. Ayrıca, yetersiz meyve ve sebze tüketimi de riski artırabilir.
- Alkol Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi, pankreasın zarar görmesine ve iltihaplanmasına yol açabilir, bu da pankreas kanseri riskini artırabilir.
- Çevresel Faktörler: Bazı kimyasal maddelere (örneğin, benzen ve organik çözücüler), pestisitlere ve diğer toksik maddelere maruz kalma, pankreas kanseri riskini artırabilir.
- Genetik Mutasyonlar: Belirli genetik sendromlar (örneğin, Lynch sendromu) veya BRCA1, BRCA2 gibi belirli genlerdeki mutasyonlar, pankreas kanseri riskini artırabilir. Bu tür genetik değişiklikler ailesel olarak geçebilir.
Bu faktörlerin bir veya birkaçına sahip olmak, pankreas kanseri riskini artırabilir, ancak tek başına bir teşhis koymak için yeterli değildir. Bu yüzden düzenli sağlık kontrolleri, risk faktörlerini değerlendirmek ve erken teşhis için önemlidir.
- Pankreas kistleri: Neoplastik pankreas kistleri de (IPMN ve müsinöz kistler) kanser riskini arttıran durumdur.
Büyük üzüntü ve stres kansere davetiye çıkarıyor mu?
Büyük üzüntü ve stresin insanların savunma sisteminde zayıflamaya neden olduğu kesindir. Deneylerde kronik stresin var olan bir tümörün büyümesi ve yayılmasını arttırdığı gösterilmiştir, ancak insan çalışmalarında bu durumların kesin pankreas kanseri yaptığına ait deliller yoktur. Büyük sıkıntılı olaylar karşısında insanlar alkol veya sigaraya başlayabilirler, fazla yiyerek kilo alabilirler, içine kapanık hareketsiz bir yaşantı tercih edebilirler ve bu yolla indirek yoldan kansere davet çıkarabilirler.
Pankreas Kanserine Hangi Doktor Bakar?
Pankreas kanseri, genellikle erken dönemde belirgin belirtileri gösterdiğinden, doğru tanı ve tedavi süreci için multidisipliner bir tedavi gerektirir. Pankreas kanseri tedavisini farklı uzmanlığa sahip hekimlerin bir araya gelerek süreci yönetir. Pankreas kanseri ile ilgilenen doktorlar, genellikle aşağıdaki bölümlerden gelir:
Genel Cerrahlar (Pankreas Cerrahisi Uzmanları, HPB cerrahları)
Pankreas cerrahisinin cerrahi tedavisi genellikle HPB konusunda yetkin genel cerrahlar tarafından yapılır. HPB cerrahı Whipple prosedürü (pankreatikoduodenektomi) gibi pankreas kanseri tedavisinde uygulanan en yaygın ve zor bir ameliyat yöntemini uygular. Pankreas kanserli bir hastada ömrü en çok uzatan tedavi cerrahi rezeksiyondur.
Radyologlar
Pankreas kanseri teşhisinde kullanılan Ultrason (USG), BT ve MR filmlerini tanısal radyologlar değerlendirir. Konseylerde HPB cerrahı ile birlikte tekrardan değerlendirmek daha iyi sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Gerekli durumlarda komplikasyon yönetimi veya ameliyatın bir parçası olarak girişimsel radyologların süreçte önemli bir yeri vardır.
Onkologlar (Kanser Uzmanları)
Medikal onkologlar pankreas kanserinde gereken hastalarda ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası tüm hastalarda kemoterapi tedavisini planlarlar.
Radyasyon onkologları gerekli hallerde ışın teavisini planlar.
Gastrointestinal Endoskopistler
Tanı için bazen EUS gerektiğinde veya iltihaplı sarılık durumunda ERCP ile stent takılma işlemini endoskopistler gerçekleştirir.
Palyatif Bakım Uzmanları
Pankreas kanseri ileri evrelere ilerlediğinde, palyatif bakım parçaları devreye girer. Ağrı yönetimi, beslenme ve psikolojik destek, hastaların hayat kalitesini çok katkıda bulunur.
Prof. Dr. Kemal Dolay ve Pankreas Kanseri Tedavisi
Pankreas kanserinin tedavisi, özellikle cerrahi müdahalede Prof. Dr. Kemal Dolay gibi HPB cerrahlarının deneyimi büyük önemi taşır. Dolay, pankreas kanserinin tedavisinin multidisipliner bir yaklaşım benimseyerek, cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerini birleştirir. Ayrıca hastaların tedavi sürecinde gastroenterologlar, onkologlar ve radyologlarla işbirliği yaparak en uygun tedavi planlarını oluşturur.
Pankreas Hastalıkları ve Kanserleri Cerrahisinde Prof. Dr. Kemal Dolay’ın Rolü
Prof. Dr. Kemal Dolay , pankreas hastalıkları ve kanserleri cerrahisinde önemli bir otorite olarak tanınmaktadır. Hem akademik bilgi hem de klinik deneyimiyle, pankreas kanserinin cerrahi tedavisi ve diğer pankreas hastalıklarının yönetimine önemli katkılarda bulunmaktadır. Prof. Dr. Dolay’ın alanındaki uzmanlığı, yalnızca ileri cerrahi müdahale yapmasıyla kalmaz, aynı zamanda hastaların yaşam kalitesini artıran multidisipliner bir yaklaşım da içermektedir.
Alanındaki Uzmanlık ve Deneyim
Prof. Dr. Kemal Dolay, pankreas kanseri ve diğer pankreas hastalıkları konusunda kapsamlı bir eğitim ve deneyime sahiptir. Özellikle Whipple prosedürü (pankreatikoduodenektomi) gibi cerrahilerinde geniş bir deneyime sahip olan Prof. Dr. Dolay, hastaların tedavi sürecinde kritik çözümler üretmekte ve başarılı sonuçlar elde etmektedir.
İleri Cerrahi Yöntemler ve Yenilikçi Teknikler
Prof. Dr. Kemal Dolay, pankreas hastalıkları ve kanserleri cerrahisinde cerrahi teknikler kullanarak başarılı sonuçlar elde etmektedir. Bu teknikler, daha az invaziv müdahalelerle hastaların daha hızlı iyileşmesini sağlar.
Endoskopik cerrahi (ERCP, Kistogasrostomi), Laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahi gibi modern cerrahi yöntemler, Prof. Dr. Dolay’ın yöntemleri arasındadır.
Erken Tanı ve Risk Yönetimi
Prof. Dr. Kemal Dolay, pankreas kanserinin erken teşhisin hastaların yaşam süresi üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor. Riskli hastaların yakın takibi, hastalık şüphesinde ileri radyolojik tetkiklere başvurmak gerekirse EUS, ERCP gibi yöntemlerle erken tanı sağlanabilir.
Hasta Odaklı Tedavi ve Yaşam Kalitesinin İyileştirilmesi
Prof. Dr. Dolay’ın hastalarına yaklaşımı, yalnızca cerrahi müdahale ile sınırlı değildir. Tedavi sürecinin her aşamasında hem diğer bıranş doktorlarıyla işbirliği içinde hızlı çözümler üretir hem de psiko-sosyal destek alınması ve yaşam kalitesinin arttırılmasını hedefler.
Cerrahiden sonra hastaların iyileşme süreci, ameliyat sonrası bakım ve ağrı yönetimi Prof. Dr. Dolay tarafından yönetilir.
Eğitim ve Araştırma Alanındaki Katkıları
Prof. Dr. Kemal Dolay, yalnızca klinik pratiğiyle değil, aynı zamanda akademik alandaki katkılarıyla da önemli bir figürdür.
Pankreas cerrahisi üzerine çeşitli bilimsel makaleler yazılmış ve bu alan literatüründe önemli katkılarda bulunur.
Eğitimci olarak da, genel cerrahların eğitimine sahip olan genç cerrahlara yönelik eğitimler düzenler ve deneyimlerini aktarır. Bu sayede, pankreas cerrahisindeki en güncel yöntemlerin uygulanmasına katkıda bulunulur.
PANKREAS KANSERİNDE WHİPPLE AMELİYATI (PANKREATİKODUODENEKTOMİ)
Whipple Ameliyatı Nedir?
Whipple ameliyatı; periampuller tümörlerde ve özellikle pankreas başı kanserlerinde yapılan, pankreas başı, oniki parmak bağırsağı, safra kesesi, dış safra yolları ve bazen de midenin bir kısmının çıkarıldığı ayrıca pankreasa konşu ve bölgesel lenf bezlerinin birlikte çıkarıldığı cerrahinin en zorlu ameliyatlarından biridir.
Whipple Ameliyatı Hangi Durumlarda, Neden Yapılır?
- Pankreas Kanseri: En sık nedeni pankreas başı kanseridir.
- Safra Yolu Kanserleri: Safra yollarının alt kısmında yer alan kanserlerde de bu ameliyat tercih edilebilir.
- On İki Parmak Bağırsağı Kanserleri: Bu bölgede oluşan kanserlerde de Whipple ameliyatı gerekebilir.
- Seyrek olarak kanserden ayrılamayan kronik pankreatitler, pankreas başında yerleşimli kistik hastalıklar gibi iyi huylu hastalıkların tedavisinde de başvurulan bir cerrahi tedavi yöntemidir.
Whipple Ameliyatının Amacı
- Tümörün Çıkarılması: Kanserli dokuyu tamamen vücuttan uzaklaştırmak.
- Etraf ve Bölgesel Lenf Bezlerinin Çıkarılmas: Mümkün olduğunca tümörün yayılabileceği alanda lenf bezi bırakılmaması.
- Sindirim Sisteminin Yeniden Bağlanması: Çıkarılan organların görevlerini yerine getirebilmesi için kalan kısımların birbiriyle yeniden bağlanması.
Whipple Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Whipple ameliyatında bazen midenin bir kısmı, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağın bir kısmı, pankreasın başı (bazen pankreas gövdesi de dahil edilir), safra yolunun bir kısmı, safra kesesi, hepatik arter, mezenterik arter, Portal ven, Çölyak trunkus ve pankreasın etrafındaki lenf bezleri çıkartılır. Whipple ameliyatı açık, laparoskopik veya robotik yapılabilir.
Whipple Ameliyatı Ne Kadar Sürer?
Whipple (pankreatikoduodenektomi) ameliyatı olgunun zorluğu ve radikal yapılmasıyla ilgili olarak 5-8 saat arasında sürebilir. Bu süreye kanserli alan tamamen çıkarıldıktan sonra mide, safra ve pankreas sıvısının bağırsağa akması için 3 tane yeni yol (anastomoz) yapılması da dahildir.
Whipple Ameliyatı Sonrası Hastanede Kalış Süresi Nedir?
Whipple ameliyatı sonrası ortalama hastanede kalış süresi 6-10 gündür. Ameliyatın ertesi günü hasta ayağa kaldırılıp yürütülür. Ağızdan beslenme, nefes ve yürüme egzersizleri yaptırılır. Rahat beslenebilen hastalar majör komplikasyon yoksa 6-10 günde eve taburcu edilirler. Bu arada ameliyattan sonraki gün başlanan kan sulandırıcı iğnelere taburculuktan sonra da devam edilir. Ameliyatın 2. haftasında ve birinci ayında hasta tekrar kontrole çağrılır.
Whipple Ameliyatı Sonrası Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Whipple ameliyatı sonrası beslenme oldukça önemlidir. Ameliyattan sonraki ilk günde ağızdan ölçülü bir şekilde su başlanır, daha sonra kademeli olarak sulu yumuşak ve katı gıdalara geçilir. Besinlerin daha kolay sindirilmesi için günde 5 öğün yemek yenilmeli ve en az 10 bardak su içmek gerekir. Doktor tarafından verilen ek vitaminler kontrollü şekilde içilmelidir. Beslenme tam normale döndüğünde sağlığa zarar veren alkol, yağlı ve hazır şekerli gıdalar tüketilmemelidir.
Whipple Ameliyatı ve Pankreas Kanseri
➡️Pankreas önemli bir organdır. Hem sindirim hem de şekerimizi kontrol eder.
➡️Pankreas kanseri çok sinsi ve saldırgan bir tümördür.
➡️Karın içinde yerleşim yeri nedeniyle erken fark edilmesi oldukça zordur.
➡️Şikayetler geç ortaya çıkar.
➡️ Tanıda geçikme olması durumunda, tümörün çevredeki önemli damarları sarması nedeniyle bazen hasta whipple ameliyatına uygun olamamaktadır. Bu durumlarda HPB cerrahı tümör konseylerinde hasta bilgilerini tartışıp Kemoterapi ve Radyoterapi gibi tedavilerden sonra tekrar değerlendirerek uygun hale gelen hastaları ameliyat edilebilir.
Whipple Ameliyatı Yöntemi Güvenli mi?
➡️Cerrahinin en büyük ameliyatlarında biridir, Whipple operasyonu.
➡️Alanında uzman ve deneyimli cerrahi ekip ve HPB Cerrahları tarafından yapılan Whipple ameliyatının başarı oranı oldukça yüksektir.
➡️Ameliyat ile kanserli ve tümörlü organlar ve etrafındaki lenf düğümleri tamamen çıkarılarak bölge temizlenir.
Whipple Ameliyatından Önce Biyopsi Gerekli mi?
➡️Pankreasta şikayete neden olan ve BT veya MR’da kanser olduğu düşünülen tümörlerde EUS ve biyopsiye gerek yoktur.
➡️Dünyanın tecrübeli merkezlerinde biyopsi işlemi yapmadan doğrudan Whipple ameliyatı tercih edilir.
➡️Gerkesiz Biyopsi yapmak hem maliyeti arttırır, komplikasyonlara neden olailir hem de tömür yayılma riskine neden olabilir.
Whipple Ameliyatı Sonrası İyileşme
➡️Genellikle 6-10 gün hastanede kalarak başlayan iyileşme süreci hastaya göre değişiklik gösterebilmektedir.
➡️Hızlı iyileşmek için ameliyat sonrası bakımın çok dikkatli şekilde yapılması gerekir. Hastalar en az 10 hafta olmak üzere ağır spor faaliyetlerden uzak durmalıdır.
➡️Düzenli olarak doktor kontrollerine giderek normal yaşamına adapte olabilir.
Whipple Ameliyatının Riskleri Nelerdir
Her cerrahi işlemde olduğu gibi Whipple ameliyatında da bazı riskler vardır:
- Kanama: Ameliyat sırasında veya sonrasında kanama riski vardır.
- Enfeksiyon: Ameliyat bölgesinde enfeksiyon oluşabilir.
- Pankreas sızıntısı: Ameliyat sonrası pankreas sıvısının karın boşluğuna sızması.
- Damar tıkanıklığı: Damarlarda pıhtı oluşması.
- Sindirim sorunları: Kusma, İştah kaybı, ishal veya kabızlık gibi sorunlar.
Pankreasının tamamı alınan bir hasta yaşayabilir mi?
Kesinlikle yaşayabilir. Pankreasın tamamı alınan hastalar iki sorunla karşılaşır: birincisi insülin bağımlı şeker hastalığı; ikincisi sindirim bozukluğu ki bu da ağızdan verilen sindirim hapları ile düzeltilir.
Pankreas Kanseri Tedavisinde Umut Verici Gelişmeler Var mı?
Henüz pankreas kanserinde ömrü uzatan iki önemli durum vardır. Birincisi, erken tanı konması kalan ömrü 6 kat arttırabilir.
İkincisi, pankreas kanseri cerrahisi zor olduğundan genel cerrahi ihtisası üzerine bu konuda uzmanlaşmış hepatopankreatobiliyer (HPB) cerrahları dediğimiz yani Karaciğer, Pankras ve Safra hastalıkları cerrahlarının HPB ünitesi bulunan tam teşekküllü hastanelerde yaptıkları cerrahi ömrü uzatmaktadır. Hatta bu konu ABD medyasında daha yeni haber olmuştur: “Pankreas kanserli hastalar ömrünü uzatmak için ekstra yol katediyorlar” diye. Reuters haberinde ABD’li pankreas kanserli hastaların bu ameliyatı yaptırmak için en yakındaki hastaneye değil de bir HPB merkezine başvurduğu, ekstra 200 km yol katederek hem ömürlerini %25 uzattıklarını, hem de ameliyat komplikasyonlarını azaltarak daha az hastanede yattıklarını belirtmiştir.
Pankreas kanseri ve beslenme arasındaki ilişki nedir?
Pankreas kanseri ve beslenme arasında kesin ilişkiler vardır. Kayıtlarda ilk kez Hipokrat (MÖ 460-370) yeme alışkanlığı ile hayat tarzının sağlığı belirleyen temel faktörler olduğunu belirtmiştir. Göçmenlerle ilgili araştırmalarda Asya’da yaşayan bir Asya’lıda prostat kanseri 25 kat, meme kanseri 10 kat daha azken, Batıya göç etmişlerde bu durum tersine dönmekte ve baş etkenin beslenme olduğu sonucu çıkmaktadır. Tüm mide bağırsak sistemi kanserlerinde olduğu gibi Batı tarzı diyetle (yüksek kalorili, yağlı fast foodlar, yağlı et, yumurta, prinç/makarna, aperatif, piza, turta, patetes, kek, yüksek kalorili alkollü içecekler, mayonez) beslenmenin pankreas kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Bunun tersi Akdeniz tarzı (balık, deniz ürünleri, bitkisel ürünler, taze meyve, sebze, zeytin yağı) bol sebze ve meyve ve baklagiller ile beslenme kanser riskini azaltır.
Pankreas Kanserinden Korunmak için Neler Yapmalıyız?
Sedanter yaşam, sigara alışkanlığı, yağlı hayvansal proteinler, işlenmiş yiyecekler, tuz, şeker, alkol ve obezite kronik hastalıklar ve kanser oluşumunda suçlanan faktörlerdir. Bu nedenle kanserden korunmak için en önemlisi sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak, Akdeniz tarzı beslenmek, alkol ve yağlı hazır yiyeceklerden uzak durmak, spor yapıp fit kalmak ve kilo almamak en önemli bireysel önlemlerdir. Ayrıca ailede pankreas kanseri varsa, ailede şeker hastalığı öyküsü yokken birden ortaya çıkan şeker hastalığında veya tekrarlayan pankreas iltihaplanması durumunda pankreas kanseri açısından doktorla işbirliği içinde olmak gerekir.
Pankreas kanseri önlenebilir mi?
Henüz kesin önleyici bir tedbir yok, ancak yukarıda belirttiğimiz önlemlerle azaltılabilir.
Son olarak pankreas kanserinde ömrü uzatmak için önerileriniz?
En önemlisi erken tanı ömrü 6 kat uzatmaktadır. Pankreas kanseri tanısı aldıktan sonra bu konuda uzmanlaşmış 24 saat hizmet veren hepatopankreatobiliyer cerrahi üniteleri bulunan hastanelerde hastaya özel multidisipliner (HPB cerrahı, Gastroenterolog, Medikal Onkolog, Radyasyon Onkoloğu, Tanısal ve Girişimsel Radyolog ve Nükleer Tıp Uzmanı) yaklaşımla hastaların ömrü uzatabilecektir.
Pankreas Cerrahisinin Tarihçesi
İlk pankreas tümörü rezeksiyonunu 1882’de Friedrich Trendelenburg yapmış, spindle cell sarkom nedeniyle distal pankreatektomi uygulamıştır. Halsted 1898’de obstrüktif sarılığa neden olmuş periampuller tm’li bir hastaya yaptığı ilk başarılı bir ameliyatı, transduodenal lokal rezeksiyon ve bilio-pankreatikoduodenal anastomozu tariflemiştir. 1898’de Alessandro Codivilla pankreas başı tümörlü 46 yaşında erkek hastaya ilk pankreatikoduodenektomiyi (PD) yapmış, ancak hasta postop 18. gün ölmüştür. Walther Kaush 1909’da ilk başarılı iki aşamalı pankreatikoduodenektomiyi yapmış, tek aşamalı başarılı pankreatikoduodenektomiyi 1914’de Hirschel yapmıştır. 1910’lara gelindiğinde literatürde 20 pankreatik rezeksiyon bildirilmiş ve hastane mortalitesi %45 idi.
Pankreas başı ve periampuller tümörlerde uyguladığımız ve cerrahinin en zor ameliyatlarından biri olan pankreatikoduodenektomi: Whipple ameliyatının isim babası Allen O. Whipple’n (1881-1963) yaşam öyküsü ilgimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim. Whipple 1881 Güney Azerbaycan Urmiye doğumlu ve 14 yaşına kadar burada yaşamış. Periampuller tümörlü 3 hastaya uyguladığı iki aşamalı Pankreatikoduodenektomi ameliyat sonuçlarını 1935 te yayınlamış: İlk aşamada sarılığı düzeltme ve beslenmeyi sağlama amaçlı safra (kolesistogastrostomi) ve ince bağırsağı (gastrojejunostomi) mideye dikmiş, 3-4 hafta sonra da kısmi duodenum ve pankreas başı rezeksiyonu yapmış, Wirsung ve Santorini kanallarına anastomoz yapmadan stür ligasyon uygulamıştır. 3 hastanın 2’ si ameliyat sonrası ölmüş. 1940’da tek aşamalı ameliyatını mide kanseri diye girdiği ancak pankreas başı tümörü çıkan hastasına uygulamış. Türkçe dahil 6 dil bilen Whipple tüm kariyeri boyunca adıyla anılan pankreatikoduodenktomi ameliyatını toplam 37 kez yapmıştır.
1935 yılında Whipple’ın 2 aşamalı başarılı pankreatikoduodenektomisine kadar pankreas rezeksiyonu uzun bir süre bildirilmemiştir. Whipple önce kolesistogastrostomi ve gastrojejunostomi (sarılık ve koagülopatini düzelmesi ve iyi beslenme amaçlı), 3-4 hafta sonra 2-3. kıta duodenektomi + Wirsung ve Santorini ligasyonu yapmıştır. İlk yazısında 3 hasta bildirmiş, 2’si postop ölmüş, diğeri yaşamıştır. 5 yıl sonra yine Whipple tek aşamalı klasik ameliyatını yapmıştır: pankreas başı ™ ile birlikte komplet duodenektomi ve antrektomi. Bu hastasına mide ca düşünerek laparotomi yaptığında pankreas başı tm saptamış, ancak sarılık ve beslenme bozukluğu olmadığından tek seansta yapmıştır. Bu ameliyatta anetkolik GJ ve koledokojejunosomi yapmış, hasta nonfonksiyone adacık tümörü tanısyla 9 yıl yaşamıştır. Whipple tüm kariyeri boyunca 37 pankreatikoduodenektomi ameliyatı (30 periampuller, 7 kronik pankreatit) yapmıştır. Allen Whipple Güney Azerbeycan’ın Urmiye kentinde misyoner bir ailenin çocuğu olarak 1881’de doğmuş ve 14 yıl burada yaşamıştır. Türkçe dahil 6 dil öğrenmiştir. Wipple’dan sonraki 40 yıl boyunca genel olarak PD sonrası morbidite %40-60, mortalite %20-40 olarak devam etmiş. 1984’de John Cameron Hopkinsde cerrahi şefi olduktan sonra hem pankreatik cerrahide merkezleşme (HPB Cerrahisi) hem de teknik ilerleme ile mortaliteyi oldukça düşük hale (%1-2) getirmiş ve bu ameliyatın yaygınlaşmasına neden olmuştur. Cameron Ann Surg 2006 da kendi ardışık 1000 PD serisini yayınlamış ve %1 mortalite bildirmiştir. Cameron Johns Hopkinsde Mart 2012’de 75 yaşında 2000’ci Whipple ameliyatını yaptı.
PANKREAS KİSTİ
Pankreas Kisti Nedir?
Pankreas kistleri genellikle pankreasta içi sıvı dolu kesecikler olarak karşımıza çıkar. Gelişmiş görüntüleme tekniklerinin ortaya çıkması ve çokça kullanılması nedeniyle yaygın saptanan bir kist çeşididir. Batıda çekilen karın MR’larında (manyetik rezonans görüntüleme) özellikle yaşlıların neredeyse yarısında (%40-50) pankreas kisti ratlantısal saptanır. Pankreasın kistik tümörleri tüm pankreas tümörlerinin %10’unu oluşturur. İyi huylu veya kötü huylu olabilirler.
Pankreas Kisti Tanısı Nasıl Konulur?
Karın için yapılan USG (Ultrasonografi), BT (bilgisayarlı tomografi) veya MR (Manyetik rezonans inceleme) ile teşhis edilir. Ancak, obezlerde ve aşırı bağırsak gazı şikayeti olanlarda USG yanılabilir. Bu durumlarda ince çekim yapan BT veya MR ile tanı kolaylıkla konulabilir. Pankreas kistinin kanser şüphesi içerip içermediğini anlamak için en iyi sonuç veren radyolojik çekim ilaçlı MR-MRCP yapılmalıdır. Bazı durumlarda daha iyi karar vermek için EUS dediğimiz endoskopik USG yöntemi ile kisti görüntülemek ve tahlil için örnek almak gerekebilir.
Pankreas Kistlerinin Belirtileri Nelerdir?
Birçok pankreas kisti belirti göstermez. Hastada hiçbir şikâyete sebep olmadan oluşan kistler genellikle rutin sağlık kontrollerinde çekilen Tomografi (BT) veya Emarda (MR) saptanır. Belirli bir boyuta ulaşan kistler ise şiddetli karın ağrısıyla kendini gösterebilir. Kistin mideye baskı uygulaması sonucunda ağrının yanı sıra kilo kaybı ve erken doyma hissi gibi belirtiler de görülebilir. Çok büyük kistlerde bazen sarılık ve pankreatit gelişebilir.
Pankreas Kistlerinin Çeşitleri Nelerdir?
Kansere neden olabilen pankreas kistleri dört başlık altında toplanmaktadır. Kistlerin vücut içerisinde nasıl bir etkiye yol açacağı farklı olduğu gibi tedavi yöntemleri de kistin türüne göre değişir. Bir de kansere yol açmayan ancak hayati tehdit içeren pakreatit yani pankreas iltihaplarına bağlı psödokist de vardır.
* Seröz Kistik Tümörler: SCN
* Müsinöz Kistik Tümörler: MCN
* İntraduktal Papiller Müsinöz Tümörler: IPMN
* Solid Pseudopapiller Kistik Tümörler: SPN
Pankreasın Seröz Kisti SCN
Seroz Kistik Neoplazi, seröz kistadenom (SCN) hastaları genellikle kadın ve 60 yaş üstüdür.
Sıklıkla şikayet yapmaz ve başka bir şikayet için çekilen tomografi veya MR’da rastlantısal olarak saptanır.
İyi çekilmiş Tomografi ve kontrastlı MR ile tanı konulması kolaydır.
Kansere dönme oranı %1’in altında olduğu için rutin ameliyat gerektirmez.
Pankreatit ve büyüklüğüne bağllı erken doyma, sarılık gibi şikayetlere neden olursa veya hızlı büyürse ve kist içinde kanser şüphesi oluşturan yapılar görülürse ameliyat gerektirir.
Pankreasın Müsinöz kistleri MCN
Müsinöz kistik neoplazi (MCN) pankreasın en sık görülen kistik tümörleridir.Hastaların büyük çoğunluğu kadın ve 40 yaş üstüdür. Sıklıkla pankreas kuyruk ve korpusta görülür.
Karın ağrısı, tekrarlayan pankreatit, mide boşalım sorunu ve/veya karında ele gelen şişlik ile doktora başvurabilirler. Sarılık ve/veya kilo kaybı varsa sıklıkla kanserleşme var demektir.
Pankreasın Müsinöz kistik tümörleri kansere dönüşürler, hatta büyüklüğüne bağlı olarak tanı anında kanser barındırma oranı ortalama %20’dir (%10-50).
Cerrahi tedavi gerektirir
Pankreasın IPMN Kistleri
IPMN (İntraduktal Papiller Müsinöz neoplazm) kistleri erkek ve kadında benzer oranda görülür ve ve genellikle 60-70’li yaşlarda pik yapar.
Çoğu IPMN kistleri karın rahatsızlığı veya müphem karın ağrısı nedeniyle çekilen BT veya MR’da rastlantısal olarak yakalanmaktadır.
IPMN kistleri sigara içenlerde, Şeker hastalarında, ailesinde pankreas kanseri olanlarda, Peutz-Jegers ve FAP sendromlularda daha sık görülebilir.
Üçe ayrılır: 1.Anadal IPMN, 2.Yandal IPMN ve 3. Miks tip IPMN
Pankreasın Yandal-IPMN Kistleri Kanserleşir mi?
*Yandal-IPMN’lerin yaklaşık yarısında çoklu kist vardır.
*Çoğu şikayet yapmaz, rastlantısal saptanır.
*5 ila 10 yılda kanser gelime oranı %2 ve %20 bulunmuştur. Tüm YD-IPMN’lerin %10-15’i maligndir,
*Kistik tümör 3-4cm’den büyükse, şikayete neden oluyorsa, yaşlı ve erkek hastalarda, kist içinde solid komponent müral nodül varsa ve kiste komşu büyümüş patolojik lenf nodları varsa, pankreatik kanalda dilatasyon varsa KANSER RİSKİ yüksektir.
Kesin çözüm AMELİYATLA kistli pankreas bölgesinin çıkarılmasıdır.
Pankreasın Anadal-IPMN Kistleri
*Pankreasın anadal-IPMN kisti olan hastalarının %50’sinde pankreatik kanalı tıkayan sümüksü salgı nedeniyle karın ağrısı, %25’inde tekrarlayan akut pankreatit atakları vardır ve bazen sarılıkla da başvurabilirler.
*Hastaların bazılarına hatalı olarak kronik pankreatit tanısı konulabilir.
*Anadal-IPMN kistlerinde PANKREAS KANSERİ gelişme oranı %70’lere kadar çıkabildiği için genel durumu ameliyata uygun hastalarda KESİN tedavi AMELİYAT
Pankreatit Nedir, Pankreatitin Çeşitleri Nelerdir?
Pankreasın inflamasyonu ile giden, ağrılı bir hastalıktır. İki tür pankreatit vardır: Akut pankreatit (ani ve şiddetli ağrı, bulantı, kusma ile giden hatta pankreas ve etrafında çürüme yaparak ölüme neden olabilen tür). Kronik pankreatit (ara ara gelen, hafif seyirli ancak kronik devam eden tür)
Akut Pankreatit Nedir?
Akut pankreatit akut olarak, yani aniden oluşan bir pankreas iltihabıdır. Pankreastaki yangı pankreas hücrelerinin ve pankreasa komşu organların hasar görmesine ve geçici ya da kalıcı bir işlev bozukluğuna neden olur. Akut pankreatit çok şiddetli ise ölümcül olabilir ya da geç dönemde psödokist veya WON (duvarlı nekroza neden olabilir) yolaçabilir. En sık 2 nedeni safra taşı ve alkol kullanımıdır.
Kronik Pankreatit Nedir?
Çevresel veya diğer bazı risk faktörlerine sahip bireylerde ortaya çıkan kronik bir pankreas iltihabıdır. Kronik ve ilerleyici iltihaplanma sonucunda organda geri dönüşümsüz bir yıkım gelişir. Yıkıma uğrayan dokuların yerini nedbe dokusu alır. Pankreas dokusundaki yıkımın derecesine ve yaygınlığına göre, pankreasın işlevlerinde değişken derecelerde kayıp meydana gelir.
Kronik pankreatit başladıktan sonra duruduralmaz, ancak nedenler ortadan kaldırılarak yavaşlatılır ve hastanın şikayetleri kontrol altına alınarak yaşam kalitesi yükseltilir.
Akut Pankreatit Nasıl Teşhis Edilir?
Mide üzerinde özellikle ağır bir yemek veya alkol alımından sonra başlayan şiddetli karın ağrısı ve eşlik eden bulantı kusma şikayetleri ile başvuran hastada aklımıza akut pankreatiti getirmeliyiz. Karın ağrısı bazen kuşak tarzı belimize doğru da yansır. Kan tahlilinde amilaz ve lipaz yükselmesi varsa ve Ultrasonografide pankreasta şişme varsa akut pankreatit tanısını koymak oldukça kolaydır. Eğer bu tetkiklere rağmen tanıda şüphe varsa kesin teşhis için kontrastlı Tomografi çektirmek gerekir.
Pankreatit Nasıl Tedavi Edilir?
Akut pankreatit teşhisi konulduktan sonra hasta yatırılır, tedavi planı için hastalık ağır mı yoksa hafif mi geçecek diye bazı ek tetkikler yapılır.
En önemli tedavi damardan bol serum vermek, etkili ağrı kesici, mide koruyucu ile destek sağlamaktır. “Hastaları aç bırakıp pankreası dinlendirelim görüşü” uzun yıllardır yanlış yapılan bir uygulamadır, günümüzde terk edilmiştir.
Safra taşına bağlı hafif akut pankreatitlerin çoğu 2-5 günde iyileşir, safra kesesi ameliyatı yapılarak taburcu edilirler. Ağır pankreatitliler ise yoğun bakım gerektirirler.
Pankreatit Önlenebilir Mi?
Pankreatiti önlemenin en iyi yolu sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmaktır. Hedefler şunlar olmalıdır:
- Sağlıklı kiloyu korumak
- Düzenli egzersiz yapmak
- Akdeniz tarzı beslenmek
- Alkolden kaçınmak
- Sigara içmeyi bırakmak
- Ailesel hiperkolesterolemi hastalıklarında diyet ve önerilen ilaçlarları düzenli kullanmak
Sağlıklı yaşam tarzı seçimleri akut pankreatit vakalarının % 40’ına neden olan safra taşlarını önlemeye yardımcı olacaktır. Bunun yanında, şikayet yapan safra kesesi taşınız saptanırsa ameliyatla safra kesenizi aldırmak safra taşı pankreatitini önleyecektir.
Pankreatit Tekrar Eder mi?
Kronik pankreatitte ağrılı ataklar tekrar eder. Sigarayı bırakma, alkolü bırakma, koruyucu önlemler ve destek tedaviler ile ataklar azaltılabilir ve hafif geçmesi sağlanabilir.
Akut pankreatite neden olan durumu ortaya koyup çözüm üretmezseniz, pankreatit yüksek oranda tekrarlar. Örneğin safra taşına bağlı akut pankreatitte safra kesesi ameliyatı olursanız pankreatit tekrarlamaz.